top of page

DÜNYA BENİM EVİM



Yaşıyoruz. Bir apartman dairesinde, bir gecekonduda, lüks bir villada veya kerpiç bir evde.


Yaşıyoruz. Bir köyde, bir kasabada veya bir şehirde.


Yaşıyoruz. Farklı farklı ülkelerde. Ve yine yaşıyoruz, aynı dünya içerisinde.


İlk tanıma göre hepimizin evi farklı. Daha sonra bazılarımız ile aynı ve nihayetinde hepimizin evi aynı.


Size bugün bu yazıda, gerçekleştirilmiş ufak bir projeden bahsedeceğim. Mütevazilik yapmıyorum gerçek anlamda sadece 6–7 kişi tarafında 1–2 km mesafede, yarım gün içerisinde başlamış ve bitmiş bir projeden konuşacağız.


Konuya biraz kendimden ve projenin fikri gelişim aşamasından bahsederek başlamak istiyorum. Elimden geldiğince mütevazi olmaya çalışacağım. Eğer kimi yerlerde haddimi aşarsam af buyurunuz.


Yaklaşık 2 hafta önce eğitimim dolayısıyla ikamet ettiğim İstanbul şehrinden baba ocağına, Düzce’ye ziyarete gittim. Bir haftalık bir ziyaretti. Halletmem gereken bazı işlerim vardı ve bu esnada ailemle vakit geçirecektim. Aynı zamanda da, ilk defa uygulanacak olan bir haftalık ara tatile denk gelmiştim. Kardeşlerim bir hafta dinlenecekler ve beraber vakit geçirebilecektik.


Bir gün internette gezinirken Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un, ara tatile çıkacak olan öğrencilerin bu süreçte yaşadıkları şehirde neler yapabilecekleri, nerelere gidebilecekleri, ne tarz etkinliklerde bulunabileceklerine yönelik hazırlanmış olan internet sitesini tanıtımına denk geldim (merak edenler için adresi veriyorum ancak ara tatil bittiğinden dolayı site aktif değil: https://aratatil.meb.gov.tr). Takdir edilesi bir çalışma olduğunu düşünüyorum. En azından ara tatili faydalı geçirmek isteyenlere güzel bir rehber sunuyordu. Bu etkinliklerden bir tanesi de “çevremi temiz tutuyorum” etkinliğiydi…


Ailemin evi Düzce’nin Çilimli ilçesine 3–4 km mesafede, Sarımeşe Köyünde bulunuyor. Ziyaretim sürecinde düzenli olarak her gün ilçe merkezine gidip geliyordum. Birinci gün, ikinci gün ve artık insanın göz ardı edemeyeceği bir duruma karşılık yükselen “”NEDEN?” sorusu.

Her gün evinize giden yolun manzarasının fotoğraftaki gibi olduğunu düşünsenize?

İşte benim “neden?” sorusunu sorarak duyarsız kalamadığım mesele tam olarak buydu. Bu yol ilçeyi benim evime bağlayan yolun bir kısmı ve sizi temin ederim ki geriye kalan kısmı da pek iç açıcı değildi. Buraların hiç bir zaman tertemiz olduğunu hatırlamıyorum. Hiçbir zaman mükemmel değildi. Ama son şahit olduklarım artık utanç vericiydi.


İnsan düşünmeden edemiyor. Ben de edemedim ve sordum kendime:

  • Evime misafir getirecek olsam bu yoldan onu nasıl geçireceğim?

  • Bu ilçenin bir vatandaşı olarak böyle bir yerde utanmadan nasıl yaşayabilirim?

  • vb.

Kısacası arkadaşlar, ben pisletmedim ama ben çok utandım.


Benim evim sadece içerisinde yaşadığım dört duvar değil ki. Sarımeşe Köyü de benim evim Çilimli ilçesi de, Düzce ili de, Türkiye de ve nihayetinde Dünya da benim evim. Nasıl benim problemim değil diyerek es geçebilirim böyle bir hadiseyi.


Hemen peşine bunun sebebini ve buraların neden temizlenmediğini soruşturdum. Aldığım cevap ise şuydu: Belediyenin bütçe sıkıntısı olduğundan dolayı ilçenin sokaklarını temizlemekten sorumlu sadece bir tane temizlik görevlisi vardı (Ellerinde süpürge kürek sokakları tek tek gezen çalışanlar). İnanabiliyor musunuz? İlçenin sokakları temizlemekten sorumlu sadece bir tane temizlik görevlisi var!! Tabi ki de ilgili arkadaş anca ilçe merkezini temizleyebiliyor.

Bu noktada çöp atanların komiklik yaptığını sanarak “ben yere çöp atmasam çöpçü iş bulamaz” gerzekliklerinin de yersiz olduğunu görebiliyoruz. Demek ki senin her pisliğini temizleyecek bir temizlik görevlisi tutulamıyor.

Bu durumu öğrendikten sonra vicdanımı rahatlatacak kaçış noktaları vardı tabi ki. Örneğin:

  • Devlet para verseymiş de belediye istihdam etseymiş.

  • Devletin suçuBelediye adam olsaymış da temizletseymiş. Belediyenin suçu.

  • Burada yaşayanlar adam olsaymış da o zaman bunu bile bile pisletmeselermiş. Ahalinin suçu


Bunların hepsi makul bir kaçış noktası. Sonuçta ben bir hafta sonra buradan ayrılacağım. Ancak bunun ne bana bir faydası var ne de ilgili problemimize bir çözüm üretiyor. Okuduysanız belki hatırlarsınız, (okumadıysanız da profilden ulaşarak okuyabilirsiniz) “Kafayı Çalıştırmak Çeneyi Çalıştırmaktan Zordur” yazımızda iç odaklı ve dış odaklı insanlardan bahsetmiştik.


Bu konuda da iç odaklı olmaya ve bir şeyler yapmaya karar verdim. Söylemesinin kolay olduğuna bakmayın. Bir insanın keyfi bir şekilde kendisini sorumluluk altına sokması kolay bir şey değil. Bir gün boyunca düşündüm. En son “Tamam. Hadi bir şeyler yapalım!” dediğimde kardeşimi çağırdım ve kendisine ufak bir proje teklifinde bulundum.


Ara tatilde yapılabilecek etkinlikler listesinde “çevremi temiz tutuyorum” etkinliği vardı. Kardeşim bu çevrede yaşayan bütün arkadaşlarına haber verecekti ve bizim evin oradan ilçeye doğru 1–2 km’lik mesafede, çöp toplama projesi gerçekleştirecek, yol kenarlarını temizleyecektik. Bunları yaparken de fotoğraflamasını gerçekleştirecek sosyal medya üzerinden paylaşacak ve insanlara güzel örnek olacaktık. Sonuç olarak:

  1. Çevremiz temizlenecek,

  2. Verilen etkinliklerden anlamlı bir tanesini gerçekleştirmiş olacaklar,

  3. Hayatlarında belki de ilk defa gönüllü olarak bir Sosyal Sorumluluk Projesi gerçekleştirecekler,

  4. Ve anneleri-babaları yaşındaki insanlara örnek olacaklardı.

Yakışıklı kardeşim bu öneriyi beğendi 😉ve o gün itibari ile arkadaşlarına haber vermeye başladı.


Bilirsiniz. Güzel işler emek ister. Emek gerektiren şeyleri yapmaya da herkesin cesareti olmaz. Bizim projemize de, tabi ki de kitleler katılmadı. Ben, kardeşim, kardeşimin üç arkadaşı ve kardeşimle emsal kuzenimiz. Projenin son kısımlarında arkadaşlarımızdan birinin ebeveyninin de kıymetli yardımlarını hesaba katarsak, topu topu 7 kişiydik.


Büyük gün geldi ve kolları sıvadık!


İlk olarak sabah erkenden kalkılıp temizlenen yerlere koymayı düşündüğümüz uyarı levhalarını hazırlamamız ve çöp toplama sopaları yapmamız gerekiyordu. Bunun için kardeşim yan taraftaki atölyeyi ziyaret ederek işimize yarayan bir şeyler bulabilecek mi bakmaya gittiğinde ben bir iki tane ucu vidalı sopalar yapmaya koyuldum (çok mükemmel olduklarını söyleyemem).


Kardeşim kendi görevinde benden daha başarılı olmuş ve 3 tane pürüzsüz ahşap levha getirmişti.

Sonraki aşama bunlara güzelce yazı yazmaktı. Bu noktada da annem yardımımıza koştu ve yanık yağ, boya fırçası ve pet şişeden dönme palet tedarikinde bulundu😄.


Bunlar bir yandan olurken, bir yandan da bize yardım etmeye gönüllü, yaşı küçük ama yüreği büyük kardeşlerimiz tek tek geldiler.


Eldivenlerimizi giydik. Poşetlerimizi aldık. Sopalarımızı kuşandık. Bu sefer yollara temizlik yapmaya, köyümüze ve ilçemize karınca misali örnek olmaya çıktık.


Yaklaşık yarım gün sürdü bu projemiz. Bu esnada çok garip tepkilerle karşılaştık.

En ilginci ise “Size birisi buraları temizleyin diye ceza mı verdi?” oldu. Yanımızdan geçen yayalar, araçların ierisindeki insanlar garip garip bize bakıyorlardı. Kimileri sözlü veya vücut diliyle takdir ediyordu.

Bu tepkilerin gelmesi normal diye düşünüyorum. Çünkü böyle bir projeyi metropolde gerçekleştirirseniz insanlar bunu yadırgamaz. Ancak ufak bir ilçede veya ufak bir köyde gerçekleştiriyorsanız insanlar şaşıracaklar ve garipseyeceklerdir.

Bu noktada belki, kırsal bölgelerin bu tarz duyarlılıklara daha çok ihtiyacı olduğunu ve oralara da dokunmak gerektiğini söyleyebiliriz. Çünkü büyük şehirlerde zaten bir çok projenin gerçekleştirildiği gözlemlenmekte.

Şimdi sizlerle Önce-Sonra (Before-After) fotoğraflarımızı paylaşarak kendi çapımızda nelere dokunduk göstermek isterim. Yazımız devam ediyor 👇.

Projemizin bitimine doğru bize yardıma gelen Gökhan abimiz sayesinde belediyenin ilgili birimlerine ulaşarak çöp poşetlerini almaları için araç istedik. Dile kolay, 13 poşet çöp topladık.

Gökhan abiyle eve uyarı levhalarını almaya gittiğimizde kardeşim ve arkadaşı çöpleri belediyeye teslim ettiler.

Son olarak da Gökhan abi ile uyarı levhalarını alarak belirlediğimiz yerlere çaktık.

Bütün işler bittiğinde hep birlikte oturup keyifli bir yemek yedik ve geçirdiğimiz gün üzerine konuştuk. Bulduğumuz en ilginç çöplerden bahsettik ve güldük. Yorulmuştuk. Ama iyi bir amaç uğruna yorulmuştuk. Ülkemizin ve dünyamızın bizim evimiz olduğunu ve herkesin evini temiz tutması gerektiğini düşünerek projemizi sonlandırdık.


Unutmayın normal bir insan bilinçli bir şekilde pis olamaz. Pis olmak veya yaşadığı ortamı pisletmek ancak cahilliktendir.


Ben bu yazıda sizlerle güzel bir anımı paylaştım. Yazıdan çıkarılacak dersleri ise size bırakıyorum.

Evinizi temiz tutmanız dileği ile…

 
 
 

Yorumlar


bottom of page